28 Mart 2016 Pazartesi

Kafamda Bir Tuhaflık - Orhan Pamuk

Dünyada dert ettiği şeyler de kendi kafasının bir tuhaflığından ibaretti.*

Kafasında bir tuhaflık olan kişiyle tanışın. Bozacı Mevlut Karataş. Eski yoğurtçu, "Kısmet"çi, dondurmacı, nohutlu pilavcı.

Okuduğumuz kitap; boza satıcısı Mevlut Karataş'ın hayatı, maceraları, hayalleri ve arkadaşlarının hikayesi. Aynı zamanda 1969-2012 yılları arasında İstanbul hayatının pek çok kişinin gözünden anlatılmış bir resmi.**

Bazı kitaplar isminin çağrıştırdıkları ve vaat ettikleriyle çeker sizi kendine. Sırf ismi için okumak istersiniz o kitabı. Bireysel olarak Orhan Pamuk okuma çabaları bu zamana dek pek de başarıyla sonuçlanamamış Bize Özel Kitap Kulübü üyeleri olarak, açıkça söylüyoruz ki, biz bu kitabı yazarı için değil ismi için okuduk.

Daha önce denediğimiz Orhan Pamuk kitaplarına kıyasla bu kitabı okumakta çok zorlanmadığımızı düşünüyoruz. Fakat bizce bu durum Orhan Pamuk okuyabilme yeteneğimizin gelişmişliğinden çok, Orhan Pamuk'un daha geniş kitlelerce okunabilecek bir roman yazmayı denemiş olması ihtimalinden kaynaklanıyor. 1970'lerden günümüze Mevlut Karataş'ın bireysel ve aile hayatının yanında, İstanbul hayatına da hepimizce iyi kötü bilinen düzeyde ışık tutan akış içerisinde, belki de bu ihtimal kaynaklı bir durum olarak Mevlut'un kafasındaki tuhaflığın derinliklerini merak etsek de göremiyoruz, o kafasındaki tuhaflığa erişemiyoruz.



Mevlut'un maceralarında insanı güldüren trajikomik detaylar da var, Mevlut'un saf tarafına ve makus talihine esef duymanıza neden olan kısımlar da. Çocukluğumuzda sonlarına bir şekilde yetişebildiğimiz yoğurtçular ve bozacılar dönemi ise kitaptaki nostaljik öğelerin en öne çıkanı.

"Mevlut yürürken kendi kafasında canlanan resimlerin, "Boo-zaaa" diye bağırınca şehrin insanlarının kafasında da canlandığını ve onu bu yüzden yukarı çağırıp boza aldıklarını anlıyordu artık... Yarı karanlık sokaklara doğru "Boo-zaa" diye bağırırken yalnız perdeleri çekili pencerelere, sıvasız boyasız duvarlara, köşelere gizlendiğini sezdiği şeytani köpeklere ve pencerelerin arkasındaki ailelere değil, kafasının içindeki aleme de seslendiğini hissederdi." (s.295)

Bize Özel Kitap Kulübü, Kafamda Bir Tuhaflık'ı sevdim de diyemiyor, sevmedim de diyemiyor sevgili okur. Olay örgüsünü, çok çekici olmamakla beraber, okunabilir buluyor; Mevlut'un kafasındaki tuhaflığın ise derinleştirilebilir olduğunu düşünüyor.

Bu zamana kadar Orhan Pamuk okumayı başaramamış olanlar, "Bol karakterli, olay örgüsü ağır basan, akışı elle tutulur bir kitap olsa okurum" diyenler, Nobel Edebiyat Ödüllü yazarımızı merak edenler için Bize Özel Kitap Kulübü'nün önerebileceği bir kitaptır. Ortak puanımız da 10 üzerinden 7.

"Hayatın vereceği huzur ve güzellik ancak hayatından uzakta başka alemleri düşlerken ortaya çıkıyordu." (s.120)

Kafamda Bir Tuhaflık, Orhan Pamuk, s.225
** Kafamda Bir Tuhaflık, Orhan Pamuk, iç kapak