12 Ekim 2014 Pazar

Martin Eden - Jack London

Çise'yle kitap kulübü faaliyetlerimize devam ediyoruz. Bu seferki kitabımız Çise'nin seçimi: Jack London'dan Martin Eden. Çise bu kitabı kitap kulübü fikrinde mutabık olduğumuz ilk anlarda seçmişti zaten, ama bu kitap için en iyi çeviriyi bulmamız gerekiyordu, bu da zaman istiyordu. Yaptığımız araştırmalar sonunda İletişim Yayınları'nın Martin Eden baskısında karar kıldık ve mutluyuz ki pişman olmadık. (Daha önce de bahsettiğim üzere orijinal dili Türkçe olmayan eserlerde çeviri çok önemli bir faktör ve özellikle klasikler çeviri katliamına en maruz kalan eserler.)

Martin Eden; otobiyografik öğeler barındıran bir Jack London romanı. Roman, yazar olmak için inanılmaz bir azim gösteren genç bir denizcinin, anlatımda ruhsal ve zihinsel yönü ağır basan serüvenini içeriyor. Yoksul işçi kesiminin bir üyesi olan Martin; okumak ve güzelliklere gark olmak konusunda aşırı heveslidir. Bir kavgadan çekip kurtardığı genç adam sayesinde tanıştığı genç kız ve aristokrat kesim, Martin'in heveslerinin tutkuya ve çılgınca bir çalışma azmine dönüşmesine neden olur. Başlarda okumak ve kültür sahibi bir insan olmak için çırpınırken zamanla yazmaktan başka bir düşüncesi kalmaz. Öyle ki yeri gelir aç kalır ama para kazanmak için bir işe girmesi söz konusu bile edilemez; çünkü böyle bir şey yazma eyleminden çalacağı zaman ve çaba demektir. Aynı şekilde uyumak bile Martin için bir külfettir; -dört saatlik bile olsa- uyku, 24 saatin tamamını yazmaya ayırmasına engeldir. Böyle bir bakış açısıyla ve çevresindeki (hem işçi kesiminden hem de aristokrat kesimden) insanlara göre hastalıklı bir motivasyonla çabalayan Martin, oldukça sancılı ve insanın iflahını kesen bir sürecin sonunda başarıyı yakalar. Fakat artık bu başarı ne kadar anlamlıdır Martin için? Zira köprünün altından çok sular akmıştır. Başarının beraberinde getirdiği şeyler artık Martin'e çok yavan gelmektedir.

Yaptığımız değerlendirme sonunda kitabı sevdiğimize karar verdik :) Böyle söylüyorum çünkü ben okuma sürecinde bir yerden sonra sürekli söylenme halindeydim ve sonunda bir yerde (Martin'in girdiği çaresizlik döngülerinden birinde) isyan bayrağını açtım. Martin'i yazma tutkusunda ikimiz de anlayabiliyorduk fakat Çise Martin'e benden daha fazla sevgiyle yaklaştı açıkçası. Bu sayede beni sakinleştirip kitabı bitirmem için epey destek sağladı. Bitirince daha iyi anladım ki isyanımın romana değil de ana karaktere olması, aslında romanın gerçekçilik konusunda ne kadar başarılı olduğunun göstergesi. Yüz yıl önce düşünülmüş bir kurgudan bahsetmekte olduğumuzun da bir kez daha altını çizmek isterim bu noktada. Ayrıca bu vesileyle görüyorsunuz ki roman kahramanlarıyla bile kavga edebilirim :)


Martin Eden olsun, diğer eserleri olsun (Vahşetin Çağrısı ve Beyaz Diş en bilinenleri), mutlaka bir Jack London romanı okumanızı tavsiye ediyor; resmen pazarlık yaparak kitaba verdiğimiz notla yazımı bitiriyorum: 10 üzerinden 8.25 :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder